Türkiye’yi ne bekliyor? Suriyeliler ne zaman döner?
Türkiye’den Suriye’ye yönelik geri dönüşün bir anda beklenmemesi gerektiğini belirtirken “Türkiye açısından en büyük risk terör örgütü YPG’nin bir siyasi tanınma elde edecek olmasıdır” ifadelerini kullandı. İşte detaylar…
Suriye’de süren savaş Esad rejiminin devrilmesi ile son bulurken yaşanan gelişmeler sonrası Türk halkının aklında iki soru yer aldı. Herkes Esad sonrası Türkiye’yi neyin beklediğini merak ederken Türkiye’de bulunan Suriyelilerin de geri dönüp dönmeyeceğini sorgulama başladı. Uzmanlar ise bölgede yaşanan gelişmelerin Türkiye açısından olası risklerini yorumladı. İşte Esad sonrası Suriye’de yaşanan gelişmelerin Türkiye’yi nasıl etkileyeceğine yönelik ilk değerlendirmeler…
Muhaliflere yenilerek Suriye’yi terk eden Beşşar Esad’ın Rusya’ya kaçışının ardından uzmanlar, mevcut durumu ve önümüzdeki dönemde yaşanacak muhtemel gelişmeleri değerlendirdi. Türkiye gazetesinden Yeşim Eraslan’a konuşan Siyaset bilimci Prof. Dr. Hasan Köni, İsrail’in Orta Doğu’daki savaşının Esad rejiminin sonu olduğunu belirterek Suriye’nin belli bir yapıya oturtulacağına dikkat çekti.
“YAĞMA OLMADI, DEMEK Kİ BİR ŞEYLER ÖĞRETİLMİŞ”
Köni “Suriye’nin toprak bütünlüğünü korumak için federal mi, konfederal mi bir yapı oluşturulacak bunu bekleyip göreceğiz. Muhalif gruplar Şam’a girdikten sonra yağmalama olmadı, çapulculuk yapılmadı, devlet binalarına yönelik girişimler olmadı. Demek ki bu gruplara bir şeyler öğretilmiş. Arkalarında ABD’nin olduğu biliniyor. Rusya ile bölgede anlaşacaklardır, Lazkiye’de bulunan Rus üssü sıkıntı oluşturmaz. Bu tür gruplar, sadece ABD’ye dayanarak devam etmeleri durumunda ileride yalnız kalabileceklerini bilir. Bu nedenle daima ikili, üçlü oyunu tercih ederler. Bir denge politikası izlemeye çalışacaklardır” dedi.
TÜRKİYE’DEKİ SURİYELİLER HEMEN DÖNER Mİ?
Prof. Dr. Köni, Türkiye’ye yerleşen Suriyelilerin ülkelerine hemen dönmesinin beklenmemesi gerektiğini, yıkılan, yakılan evlerin yenilenme sürecinin zaman alacağını ifade etti. Hasan Köni, Suriye’de önümüzdeki döneme ilişkin şu tespitlerde bulundu: Akdeniz’e kıyısı olan bir ülkede Afganistan tipi bir rejim kurulmasına Batı izin vermez. Mısır modelinde bir ülke oluşturulabilir. Türkiye’nin de dâhil olduğu görüşmelerle Suriye’de az tehlike arz edecek bir yönetim belirlenmesi lazım. Yumuşak bir yapı olacaktır.
HEM OLUMLU HEM DE RİSKLİ...
Orta Doğu Araştırmaları Merkezi (ORSAM) Levant Çalışmaları Koordinatörü Oytun Orhan da yaşanan gelişmelerin Türkiye açısından kritik öneme sahip olduğuna dikkat çekti. Orhan şöyle konuştu: Muhalifler, beklentilerin ötesinde çok kısa bir sürede kuzeyden Şam’a doğru ilerleyerek rejimi devirmeyi başardı. Türkiye için hem olumlu hem de riskli gelişmeler var. İlk ortaya çıkan sonuç ülkedeki İran etkisinin tamamen ortadan kaldırılmış olması. Baba Esad döneminden beri İran’ın çok etkili olduğu Suriye sahası, İran’a neredeyse tamamen kapatılmış hâle geldi.
“TÜRKİYE AÇISINDAN SİYASİ ÇÖZÜM KOLAYLAŞACAK”
İran-İsrail rekabetinde İsrail’e çok ciddi bir avantaj sağlayacak. Rusya ise Orta Doğu’daki etkisini yitirdi. Türkiye açısından bundan sonra siyasi çözüm kolaylaşacak. Ülkede yağmalama yapılmadığı için de muhaliflerin daha düzenli bir ordu konumuna geçtiğini düşünebiliriz. İntikam alma güdüsü ile hareket etmediler ve daha yumuşak bir geçiş yaşanıyor.
“TÜRKİYE AÇISINDAN EN BÜYÜK RİSK YPG…”
Oytun Orhan, Suriye’nin şimdilik fiilen ikiye bölünmüş gibi göründüğüne, bir tarafta muhalif grupların diğer tarafta da terör örgütü YPG’nin olduğuna dikkat çekti. Terör örgütünün Fırat’ın batısında kaybettiğini ancak doğusunda kazanımlarının bulunduğunu ifade eden Orhan “YPG’nin bölgede siyasi olarak bir yapı kazanma riski var. Bu fiilî anlamda bölünmüşlüğün, bir anayasal zemine taşınmasını beraberinde getirebilir. Türkiye açısından en büyük risk terör örgütü YPG’nin bir siyasi tanınma elde edecek olmasıdır. Terör örgütü YPG’nin, İsrail ve ABD açısından stratejik önemi arttı.
“SINIR HATTINA PKK’YI TASFİYE OPERASYONLARI YAPILABİLİR”
Ancak Türkiye Şam’da tüm bunları konuşabileceği bir siyasi hükûmet bulacaktır. Riskleri ona göre değerlendirecektir. Dolayısıyla Türkiye burada odağını, bölgenin içerisinde PKK’yı tasfiye etmeye yönelecektir. PKK’nın en güçlü olduğu sınır hattına dönük askerî müdahaleler söz konusu olabilir. Şimdi Türkiye, terörle mücadelede kendisine daha yakın bir müttefik bulabilir” diye konuştu.